5 Kasım 2015 Perşembe

11 MART 2015 TARİHİNDE YAPILMASI PLANLANAN TOPLANTI; Türk Kadınlar Konseyi Derneği Ankara Şube Başkanlığı


GENEL MERKEZ GENEL KURULU HAKKINDA; Türk Kadınlar Konseyi Derneği Ankara Şube Başkanlığı


MONA OTEL "HO GELDİN BAHAR" TOPLANTISI; Türk Kadınlar Konseyi Derneği Ankara Şube Başkanlığı


ANKARA DEVLET OPERA VE BALESİ; Türk Kadınlar Konseyi Derneği Ankara Şube Başkanlığı


TOPLANTI HAKKINDA SİRKÜLER; Türk Kadınlar Konseyi Derneği Ankara Şube Başkanlığı


KASIM 2014 TOPLANTISI BEST OTEL'DE YAPILDI; Türk Kadınlar Konseyi Derneği Ankara Şube Başkanlığı

TÜRK KADINLAR KONSEYİ ANKARA ŞUBESİ & CHILD BRIDES

TÜRK KADINLAR KONSEYİ DERNEĞİ ANKARA ŞUBESİ & NATIONAL COUNCİL OF TURKISH WOMEN ANKARA BRANCH


31 Ekim 2015 Cumartesi

TÜRK KADINLAR KONSEYİ ANKARA ŞUBESİ’NİN “8 MART DÜNYA KADINLAR GÜNÜ” ETKİNLİĞİ

TÜRK KADINLAR KONSEYİ ANKARA ŞUBESİ’NİN “8 MART DÜNYA KADINLAR GÜNÜ” ETKİNLİĞİ

Türk Kadınlar Konseyi Derneği Ankara Şubesi Yönetim Kurulunun 8 Mart Dünya Kadınlar Günü münasebetiyle hazırladığı, üyelerimiz ve mahalle halkının katılımlarıyla Aşağı Ayrancı 100+ Yaş Kulübünde 10 Mart 2014 Pazartesi günü kutlaması yapıldı. Mahalle halkının ilgisi ve katılımları çok fazlaydı.
BAŞKAN ZEREN ÜNAL, AÇILIŞ KONUŞMASINI YAPTI
Açılış konuşmasını Başkan Zeren Ünal Yaptı. Günümüzün anlam ve ehemmiyetini anlatan konuşmayı Yönetim Kurulu Üyemiz Filiz İpek'den dinledik. Güneydoğudaki kadınlarımızın ve kızlarımızın zor şartlar altında okuma mücadelesini Yönetim Kurulu Üyemiz Demet Kayıran'ın hazırladığı 13 bölümlük belgeselin bir bölümünü daha izledik.
GELİNCİK PROJESİ UNUTULMADI
Ardından Barolar Birliği Gelincik Projesi gönüllü Avukatı Banu Hanım Gelincik Projesini, yapılan yardımları ve müracaat yerlerini anlattı. Çaylarımızı TSM konseri eşliğinde keyifle içerek çok mutlu bir gün yaşamış olduk. Yaptığımız çalışmalar yetkililerce çok takdir gördü. Mahalle Muhtarı Sayın Seviye Hanım'a ve 100+ Yaş Kulübü idarecisi Sayın Zeynep Hanım'a değerli katkılarından dolayı sonsuz teşekkür ederiz.
R E S İ M L E R

Yönetim Kurulu Üyelerimiz ve misafirlerimizin bir kısmı

Demet Kayıran, Ayşe Öztürk, Kezban Taşdelen, Zeren Ünal

Gelincik Projesi gönüllü Avukatı Banu Hanım konuşma yaparken

Demet Kayıran ve Ayşe Öztürk (Belgeselimizin çocuk kahramanı genç hanım olarak aramızdaydı)

Başkan Zeren Ünal ve Yönetim Kurulu Üyemiz D. Kayıran çalışma yapıyorlar

Yönetim Kurulu Üyemiz Ferhan Hanım Ayşe Öztürk'ü verdiği mücadelen dolayı kutlarken

Misafirlerimizin  bir kısmı

Misafirlerimizin  bir kısmı

Türk Kadınlar Konseyi Ankara; Bir Proje, Swiss Otel TANAP Toplantısı ve Rixos Otel ANKA KADIN ARAŞTIRMA MERKEZİ açılış toplantısından...

TÜRK KADINLAR KONSEYİ ANKARA ŞUBE BAŞKANLIĞI

 Proje hazırlarken: 
Zeren Ünal, Nihal Sevilmen,Hülya Gökçer

 Swiss otel TANAP Toplantısından

Rixos Otel 
ANKA KADIN ARAŞTIRMA MERKEZİ 
açılış toplantısından

"KÜÇÜK GELİNLER" OLMASIN!... & TÜRK KADINLAR KONSEYİ ANKARA

"KÜÇÜK GELİNLER" OLMASIN!...


TÜRK KADINLAR KONSEYİ DERNEĞİ ANKARA 
ŞUBE YÖNETİM KURULU BAŞKANLIĞI
***
24 Ocak 2014 Cuma, RAMADA Otel
Ramada Otelde yaptığımız etkinliğin konusu aşağıdaki gibi;
'KÜÇÜK GELİNLER OLMASIN'
Küçük Yaşta Zorla evlendirilen kızların dramı Türkiye'nin acı gerçeklerinden biri. Pek çok hüzünlü yaşam öyküsü duyuyor ve görüyoruz. Kimi zaman çocuk gelinlerin ölümü ile sarsılıyoruz. Türk Kadınlar Konseyi Derneği; Ankara Şubesi bu soruna dikkat çekmek için “KÜÇÜK GELİNLER OLMASIN” konulu/başlıklı bir etkinlik düzenledi.
24 Ocak 2014’de düzenlenen etkinliğe TRT Ankara Tv’dan Kadın Programları yapımcısı DEMET KAYIRAN Doğu ve Güneydoğu da kızlarımızın ve kadınlarımızın sorunlarını inceleyip bir belgesel hazırlamıştı. Bu toplantıda belgeselin bir bölümü olan Ayla Sultan'ın okumak ve çocuk yaşta evlenmemek için verdiği büyük mücadele anlatılıyordu.
Kendisi de, aramıza katılıp çocuk yaşta verdiği mücadelenin belgeselini bizimle birlikte izledi.. Kızlarımıza verdiği mesaj ise: “MESLEK SAHİBİ OLMADAN VE KENDİ AYAKLARINIZIN ÜZERİNDE DURABİLECEK HALE GELMEDEN EVLENMEYİN” biçiminde idi.
Etkinlikte sunulan program süresince, Başkan Zeren Ünal, Yönetim Kurulu üyeleri, misafirler ve diğer katılımcılarla birlikte duygulu anlar yaşandı. 
(HABER; Hülya Göçer, Yönetim Kurulu Üyesi)
TÜRK KADINLAR KONSEYİ DERNEĞİ
ANKARA ŞUBE YÖNETİM KURULU
BAŞKAN: Zeren ÜNAL

TKK ANKARA ŞUBESİ'NE GELİNCİK PROJE'SİNDEN PLÂKET

Uluslararası etkin ve saygın bir sivil toplum kuruluşu olan "Türk Kadınlar Konseyi" (TKK) Ankara Şubesi'nin, katılımcısı ve aktif ortağı olduğu; Ankara Barosu "GELİNCİK PROJESİ"nin oluşumu ve faaliyete geçişinin ikinci yılını kutlama törenlerinde , Şube Başkanımız Sayın ZEREN ÜNAL bir "TEŞEKKÜR PLAKETİ" ile ödüllendirildi. 
Ankara Barosu Başkanlığı tarafından himaye edilen Proje, büyük bir katılım, heyecan ve destekle sürmektedir. Türk Kadınlar Konseyi Ankara Şubesi ve Sayın Başkan Zeren ÜNAL ve Saygın Yönetiminin destekleri daima devam edecektir.   

Türk Kadınlar Konseyi ANKARA Şube Genel Kurulumuz Yapıldı

Türk Kadınlar Konseyi (TKK) Ankara Şube Genel Kurulu İfa ve İcra Edildi; 
Başkan ZEREN ÜNAL, Bütün Üyelerin Oyunu alıp; Takdir ve Teveccühlerine Mazhar olarak Güven Tazeledi.
Şubemiz, (Türk Kadınlar Konseyi Ankara Şubesi) üç çalışma yılını başarıyla tamamlamış ve Olağan Genel Kurulu'nu 09 Nisan 2013 Tarihinde yapmış bulunmaktadır. 
TÜRK KADINLAR KONSEYİ
ANKARA ŞUBESİ
BAŞKANLIĞI
            Gündemin başarıyla görüşülüp, raporların onaylanması ve mevcut yönetimin ibrasını (onaylanmasını) müteakip Genel Kurulun birinci bölümü tamamlandı. Daha sonra, Kanun, Tüzük ve ilgili Yönetmelikler gereği seçimlere geçilmiş ve yapılan oylama sonucu Zeren ÜNAL; 
Güven tazeleyerek tekrar Şube Başkanlığı'na seçilmiştir.
Usul ve hukuka uygun olarak, Seçimlerin tamamlanmasından sonra söz alan Başkan Zeren ÜNAL, kısa bir teşekkür konuşması yaparak aşağıdaki hususlara değindi: 
1. Şubemiz bu güne kadar başlattığı ve Ankara Barosu Gelincik Projesi'ndeki gibi taraf olduğu bütün çalışma, kamu yararına faaliyet, güncel etkinlikler ve projeleri kararlılıkla sürdürerek büyük bir bölümünü başarıyla tamamlamıştır.
            2. Bu gün için, yeni döneme intikal eden ve geçen dönemden kalan projeler de aynı kararlılıkla sürdürülecek ve tamamlanacaktır.
            3. Ayrıca, Kadın, Çocuk, Yaşlı ve Engelli sorunlarına önem verilecek; Özellik ve ağırlıkla eğilinecek ve başta bu kitlelerin kendi kuruluşları ile entegrasyon olmak üzere, tüm sorunlar ile yakından ilgilenilecektir.
            4. Bunun dışında, ana konumuz olan ve Derneğimiz Tüzüğünde açıklanarak, tanımlanan hedefleri gerçekleştirmek uğruna gerekli faaliyetler düzenli, istikrarlı ve kararlı bir program dahilinde yapılacaktır.
            Hepinizi hürmetle selâmlar, itimad ve teveccühünüze içtenlikle teşekkür ederim.
            Yeni Yönetimizi ile yeni faaliyet dönemimiz hayırlı, sağlıklı ve başarılı olsun, diyerek Genel Kurul'u selâmladı ve konuşmasını tamamladı..    

TÜRK KADINLAR KONSEYİ "ANKARA ŞUBE BAŞKANLIĞI" DOSTLUK TOPLANTISI

TÜRK KADINLAR KONSEYİ DOSTLUK TOPLANTISI

Türk Kadınlar Konseyi Ankara Şubesi Başkan ve Üyeleri "DOSTLUK TOPLANTISI" Çayında
 Türk Kadınlar Konseyi Ankara Şubesi Başkan ve üyelerinden bir grup

Kadınlara "Seçme ve Seçilme Hakkı" Verilişinin 78. Yıl dönümü Kutlu Olsun...

Kadınlara "Seçme ve Seçilme Hakkı" Verilişinin 78. Yıldönümü Kutlu Olsun...
Atatürk, toplumun bir parçası olan kadınların her alanda ileri bir seviyede olmasını arzu etmiştir. Daha önceleri Osmanlı toplumunda kadınlar yaşamsal ve sosyal açıdan hiç bir öneme sahip olmazken, Medeni Kanun’la kadınlara toplumsal açıdan bazı haklar tanınmış, siyasal açıdan pek bir değişiklik olmamıştı.
Atatürk’ün yapmış olduğu girişimler neticesinde, Türk kadınlarının iktisadi ve siyasal yaşama katılımlarının sağlanabilmesi açısından bir dizi değişiklikler yapılmıştır. Kadınlara, 1930 yılında belediye seçimlerinde seçme, 1933 yılında çıkarılan Köy Kanunuyla muhtar seçme ve köy heyetine seçilme, 1934’te Anayasada yapılan bir değişiklikle milletvekili seçme ve seçilme haklarının tanınmasıyla, Türk kadını layık olduğu değere kavuşmuştur. Kadınlara tanınan bu hakların o yıllarda bir çok Avrupa devletlerinde bile bulunmayışı, Atatürk’ün kadın haklarına verdiği değer ve önemi en güzel şekilde ortaya koymaktadır.
Atatürk Devrimleri Açısından 
Türk Kadını
Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk yıllarında, 1926 – 1934 yılları arasında gerçekleştirilen Atatürk Devrimlerinin bir kısmı, kadınların sosyal ve kültürel alanlarda, eğitimde, hukukta, aile içinde, çalışma hayatında, toplumsal yaşamda ve siyasette erkeklerle eşit haklara sahip olmasını hedeflemiştir.
Bu konuda yapılan yasal düzenlemeler, Türkiye Cumhuriyeti’nde toplumsal alanda yapılan en önemli yeniliklerdendir ve birçok Avrupa ülkesinden daha önce gerçekleştirilmiştir. Fransa ve İtalya’da kadınlara 1946’da, İsviçre’de ise 1971’de seçme ve seçilme hakkı tanınmıştır.
Atatürk’ün girişimiyle kadınların iktisadi ve siyasal yaşama katılmaları yönünde bir dizi değişiklik yapılarak, 1930′da belediye seçimlerinde seçme, 1933′te çıkarılan Köy Kanunu’yla muhtar seçme ve köy heyetine seçilme, 5 Aralık 1934′te Anayasa’da yapılan bir değişiklikle de milletvekili seçme ve seçilme hakları tanınmıştır.
Eski Türk Devletlerinde kadınlar aile hayatında, mirasta, devlet yönetiminde hak sahibiydiler. Osmanlı Devleti’nde ise İslamiyet’in de etkisiyle kadınlar birçok sosyal, kültürel ve siyasi haktan mahrumdu. Örneğin; nüfus sayımında toplama dahil edilmiyorlardı, aile hayatında haremlik-selamlık vardı, yüzlerini peçeyle örtmek kanunlar nedeniyle zaruriydi, evlenme, boşanma ve miras işlerinde ikinci plandaydılar ve devlet memuru olamıyorlardı.
Çağdaş, demokratik ve laik bir Türk toplumunu hedefleyen başta Mustafa Kemal Atatürk, dönemin hükümetleri ve TBMM, kadınların insan haklarından eşit olarak yararlanması için gerekli düzenlemeleri yapmışlardır.
Kadın hakları ve kadınların erkeklerle eşitliği konusunda geçen asırdan itibaren batı ülkelerinde ve toplumlarında yoğun mücadelelerin verildiği ve özellikle Amerika Birleşik Devletleri ve İngiltere’ nin bu mücadelelerin en şiddetlilerini yaşadığı bilinmektedir. Ülkemizde, gerek Osmanlı İmparatorluğu ve gerek Cumhuriyet döneminde kadınlarımızın kendi hakları konusunda, batı ülkelerindekine benzer şekilde mücadele ettiklerini söylemek mümkün değildir. Ama biz kadınlara birçok batı ülkesinden daha evvel bu hak Atatürk tarafından verilmiş ve hatta adeta sunulmuştur.
Cumhuriyet Dönemi ve Kadın Hakları teokratik bir devlet yapısının ve kadın haklarının kısıtlı olduğu bir toplum düzeninin olduğu Osmanlı İmparatorluğu’ ndan, kadın-erkek eşitliğinin kabul edildiği modern Türkiye Cumhuriyeti’ ne geçiş, bir çok devrimler ile mümkün olabilmiştir. Bu devrimler içinde, kadınların erkekler ile eşit toplumsal varlıklar olarak toplum içinde yerlerini almaları bir uygarlık aşamasıdır ve Atatürk Devrimleri’ nin en önde gelenlerinden birisidir. 1926 yılında Büyük Millet Meclisi tarafından kabulle yürürlüğe giren ve Türk kadınlarını “şeriat” zincirinden kurtaran Medeni Kanun ile, Türk kadınına bin yıl evvel kaybettiği hakların iade edilmesinin temeli oluşmuştur.
Artık kadın güçlenmeye, kişiliğini bulmaya başlamış ve erkeğinin yanında sosyal faaliyetlere katılmaya hazırdır. Türk Kadınına Seçme ve Seçilme Haklarının Verilmesi Medeni Kanun ile erkeklerle eşit haklara sahip olan Türk kadınına, 3. TBMM tarafından 3 Nisan 1930′ da kabul edilen bir yasa ile belediye seçimlerine katılma hakkı tanınmıştır. 1931 yılında da Türk kadını ilk kez tıp dünyasında varlığını göstermiş ve ilk kadın cerrahımız çalışmaya başlamıştır. 4 Mayıs 1931′ de ilk toplantısını yapan IV.., TBMM tarafından 26 Ekim 1932′ de kabul edilen bir yasa ile Türk kadınına muhtar, köy ihtiyar kurulu üyeliğine seçilme ve seçme hakkı tanınmış; ertesi yıl da, 8 Ekim 1934′ de kabul edilen ve 5 Aralık 1934′de yürürlüğe giren bir başka yasa ile kadın-erkek eşitliği alanında bütün haklar, “Kadınlara Milletvekili Seçme ve Seçilme Hakkı” nın tanınmasıyla verilmiş oluyordu. Atatürk’ ün Kadın Hakları Konusundaki Görüşleri ve Gerçekleştirdikleri, bugün dünya aydınlarının ve Birleşmiş Milletler Teşkilatı ‘nın yaymaya çalıştığı kadın hakları ile ilgili görüşler, Atatürk tarafından çok önceleri dile getirilmiş ve çoğunlukla da uygulama alanına sokulmuştur. Atatürk, Cumhuriyet’ in ilanından dokuz ay önce Şubat 1923 ‘de şöyle demiştir:
“Bizim sosyal toplumumuzun başarısızlığının sebebi, kadınlarımıza karşı gösterdiğimiz ilgisizlikten ileri gelmektedir. Yaşamak demek faaliyet demektir. Bundan dolayı bir sosyal toplumun, bir organı faaliyette bulunurken, diğer bir organı işlemezse, o sosyal toplum felçlidir.”
Atatürk, çağdaş bir düşüncenin ürünü olan bu sözleriyle kadının toplumdaki yerini belirlemiştir. Atatürk’ ün Türk kadınına beslediği sevgi ve saygı, Kurtuluş Savaşı’ndaki gözlemleri ile iyice perçinleşmiştir. 1923 yılında Konya’ da yaptığı bir konuşmada, bu hissiyatını büyük bir içtenlikle dile getirir.
“Dünyada hiçbir milletin kadını, ben Anadolu kadınından fazla çalıştım, milletimi kurtuluşa ve zafere götürmekte, Anadolu kadını kadar emek verdim, diyemez. Erkeklerden kurduğumuz ordumuzun hayat kaynaklarını kadınlarımız işletmiştir. Çift süren, tarlayı eken, kağnısı ve kucağındaki yavrusu ile yağmur demeyip, kış demeyip cephenin ihtiyaçlarını taşıyan hep onlar, hep o yüce, o fedakâr, o ilahi Anadolu kadını olmuştur. Bundan ötürü hepimiz bu büyük ruhlu ve büyük duygulu kadınlarımızı, şükranla ve minnetle sonsuza kadar aziz ve kutsal bilelim.”
Atatürk 30 Mart 1923′ de Vakit Gazetesi’nde yayınlanan bir beyanatında;
“İnsan topluluğu kadın ve erkek denilen iki cins insandan oluşur. Kabil midir bu kütlenin bir parçasını ilerletelim, ötekini ihmal edelim de kütlenin bütünü ilerleyebilsin? Mümkün müdür ki bir cismin yarısı toprağa bağlı kaldıkça, öteki yarısı göklere yükselebilsin?”
Türkler tarih boyunca, baba erkil denilen aile yapısını gönüllerine yerleştirememişler ve benimseyememişlerdir. İşte Atatürk, milletin geçmişindeki ve özünde var olan fakat özlem haline getirilmiş bir hakkı, bir duyguyu devlet varlığına geçiren devrimci olmuştur.
“Ey kahraman Türk kadını! Sen yerde sürünmeye değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın” diyerek, yaptıklarının gerekçesini az, öz ve muhteşem bir ifade ile belirtmiştir. Kadınların giysileri de Atatürk’ ün üzerinde çok önemle durduğu bir başka konu olmuştur. Bu konuda Atatürk, 1 Eylül 1925′ de İkdam Gazetesi’ nde yayınlanan bir beyanatında şöyle dedi:
“Bazı yerlerde kadınlar görüyorum ki, başında bir bez, peştemal veya buna benzer bir şeyler asarak yüzünü, gözünü gizler ve yanından geçen erkeklere karşı arkasını çevirir veya yere oturarak yumulur. Bu tavrın manası neye delalet eder? Medeni bir millet anası, bir millet kızı için bu garip şekiller, bu vahşi vaziyet nedir? Bu hal milleti çok gülünç gösterir ve derhal düzeltilmesi lazımdır”.
1925 yılında İnebolu gezisinde Atatürk, örtünen kadınlarla ilgili şunları söyledi:
“Onlar yüzlerini cihana göstersinler ve gözleri ile cihanı dikkatle görebilsinler. Bunda korkulacak hiçbir şey yoktur. Önemli olarak şunu ihtar edeyim ki, bu halin muhafazasında inat ve taassup, hepimizi en az kurbanlık koyun olmak istidadından kurtaramaz..”
31 Temmuz 1932′ de Türkiye güzeli Keriman Halis’ in, Belçika’ da yapılan yarışmada dünya güzeli seçilmesi üzerine Atatürk O’na “Ece” ünvanını verir ve Türk kadınına şöyle seslenir:
“Şunu ilave edeyim ki! Türk ırkının dünyanın en güzel ırkı olduğunu tarihten bildiğim için, Türk kızlarından birisinin dünya güzeli seçilmiş olmasını çok tabii buldum. Fakat Türk gençlerine bu münasebetle şunu hatırlatmayı da lüzumlu görürüm: Övünç duyduğumuz tabii güzelliğinizi fenni tarzda muhafaza etmesini biliniz ve bu yolda uyanık olunuz ve bu gelişmelerin aralıksız gerçekleşmesini ihmal etmeyiniz. Bununla beraber, asıl uğraşmaya mecbur olduğumuz şey, analarınızın ve atalarınızın oldukları gibi, yüksek kültürde ve yüksek faziletle dünya birinciliğini elde tutmaktır.”
Atatürk, 18 Nisan 1935′ de kendisinin himayesinde İstanbul’ da toplanan ve aralarında ünlü nükleer fizikçi Madam Eve Curie’ nin de bulunduğu, dünyanın dört bir yanından gelen kadınların katıldığı “Milletlerarası İlk Kadın Kongresi” delegelerine şöyle seslenir:
“Türk kadınının dünya kadınlığına elini vererek, dünyanın barış ve güveni için çalışacağına emin olabilirsiniz.”
Ulu önder, Türk kadınlarının hiçbir alanda erkeklerden ve Avrupalı kadınlardan geri kalmayacakları yolundaki inancını da şu sözleriyle belirtmiştir:
“Kadınlarımız için asıl mücadele alanı, asıl zafer kazanılması gereken alan biçim ve kılıkta başarıdan çok, ışıkla, bilgi ve kültürle, gerçek faziletle süslenip, donanmaktır. Ben muhterem hanımlarımızın Avrupa kadınlarının aşağısında kalmayacak, aksine pek çok yönden onların üstüne çıkacak şekilde ışıkla, bilgi ve kültürle donanacaklarından asla şüphe etmeyen ve buna kesinlikle emin olanlardanım.”
Türk toplumunun gelişip yükselmesinde aile yapısının önemine inanan Atatürk, şöyle demektedir:
“Bu millet esas terbiyesini aileden almaktadır. Türk milleti öyle analara sahiptir ki her bir devrin büyük adamlarını bu analar yetiştirmiştir. Türk kadını daha büyük nesiller yetiştirmeye kabiliyetlidir.”
Türk kadını, yüzyıllardır özlemini çektiği haklarına sahip olmada; en azimli, inançlı ve güçlü desteği Atatürk’ ten almış ve çağdaş ülke kadınlarının önüne geçmiştir. Örneğin; İtalya’ da kadınlar ancak 1948 yılında seçimlere girebilmişler. Japon kadınları ise seçim haklarını ancak 1950 yılında alabilmiştir. Medeni Kanun’ ları aldığımız İsviçre’ de ise, kadınlar haklarını 1971 yılına kadar alamazken, çağdaşlamada örnek aldığımız İsveç ve Danimarka gibi ülkelerde de durum farklı değilken, Türk kadınına 1935 yılında seçme ve seçilme hakkı tanınmıştır. Bu vesile ile bakın Atatürk nasıl seslenir:
“Bu karar, Türk kadınına sosyal ve siyasi hayatta bütün milletlerin üstünde yer vermiştir. Çarşaf içinde, peçe altında ve kafes arkasındaki Türk kadınını artık tarihlerde aramak lazım gelecektir. Türk kadını, evdeki medeni mevkiini selahiyetle işgal etmiş, iş hayatının her safhasında muvaffakiyetler göstermiştir. Siyasi hayatla, Belediye seçimleriyle tecrübe kazanan Türk kadını bu sefer de milletvekili seçme ve seçilme suretiyle haklarının en büyüğünü elde etmiş bulunuyor. Medeni memleketlerin birçoğunda, kadından esirgenen bu hak, bugün Türk kadınının elindedir ve onu selahiyet ve lihakatle kullancaktır.”
Atatürk hayatta iken yapılan son seçim olan, 1935 yılı seçimlerinde ilk kez seçilme hakkını da kullanan Türk kadını, TBMM’ ne onsekiz kadın milletvekili ile girmiştir. Bu onsekiz Türk kadının yüce meclisin çalışmalarına ne ölçüde katkıda bulundukları ve kararlarında ne denli etkili oldukları meclis tutanakları ile sabittir. Ayrıca kişisel tutumları da övünç vesilesi ve geleceğe olan inançları kuvvetlendirici mahiyette olmuştur. Atatürk’ ün, çağı ve değişeni değil, değişecek zamanı milletine göstermesi, kadın hakları ve kadın-erkek eşitliği konularında, “BM İnsan Hakları Evrensel Bildirisi”, “İnsan Hakları Sözleşmesi” gibi konular, daha insanlık tarihinin ufkunda bile görünmemişken Türk Kadınına, haklarını vermesinin değeri daha iyi anlaşılır. Bağımsızlık mücadelesi yapan ülkeler nasıl Atatürk’ ü örnek bir lider almışlarsa, kadın hakları uğruna uğraş ve savaş verenler de, onu bir devrimci olarak aynı şekilde örnek almak durumundadırlar. Çünkü bütün insanlık tarihi boyunca, tarihin hiçbir döneminde, hiçbir lider kadın hakları konusunda Atatürk kadar önsezili ve öngörüşlü olmamış, onun kadar uğraş ve savaş vermemiştir. Ne mutlu bir Atatürk yetiştiren Türk kadınına, ne mutlu O’na sahip olan Türk milletine…
(Kaynak: Emekli Amiral Çetinkaya APATAY; “Atatürk Türkiye’sinin Türk Kadını’na Kazancı” Kitap Ticaret A.Ş. 1996)